Çerezleri kullanmamız için izninizi yönetme aracımız geçici olarak çevrimdışı. Bu nedenle, çerez kullanımına izin vermenizi gerektiren bazı işlevler eksik olabilir.
8 MART 2021
MINI’NİN GÜÇLÜ KADINLARINDAN İLHAM VEREN OTOMOBİLLER İÇİN BAŞARI TARİFİ.
2021 Dünya Kadınlar Günü kapsamında size üç sorumuz var: Bugüne kadarki en hızlı MINI otomobilinin yollarda olmasını bir kadına borçlu olduğumuzu biliyor muydunuz? Ya da tamamen elektrikli ilk MINI otomobilinin bir kadının liderliğinde geliştirildiğini? Peki ya tüm MINI modelleri arasında “en maskulen” olduğu söylenen otomobilin tasarımını bir kadının şekillendirdiğini biliyor muydunuz?
8 Mart tüm dünyada “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanıyor. Gerçek eşitliğe giden yolda kaydedilen gelişim, MINI’nin günlük çalışma yaşamında departmanların çalışan çizelgelerine, sorumlulukların dağılımına ve tüm yönetim pozisyonlarına uzun zamandır net bir şekilde yansıyor. “Hepimiz farklıyız ancak birlikte başarılıyız.” mottomuzu gerçek yaşamda uygulamaya koyuyoruz. Dünya genelinde faaliyet gösteren ve otomobillerinin yaklaşık yarısı kadınlar tarafından satın alınıp kullanılan bir premium otomobil üreticisinden de beklenen tam olarak bu.
Eşitlik mücadelesine, ancak artık bu konuda konuşmaya gerek kalmadığında son noktayı koyabiliriz. MINI ekibinin muhteşem kadınları, o gün gelene kadar kadınların özgüveni konusunda ilham vermeye devam edecek. Bu yazımızda sizi ilham aşılayan üç kadınla tanıştıracağız. MINI’de kilit pozisyonlarda yönetimi elinde bulunduran ve yaptıkları işte en iyisi oldukları için bu konuma gelen kadınlarla.
Bugüne kadarki en hızlı MINI otomobilinin yollarda olmasını bir kadına borçlu olduğumuzu biliyor muydunuz?
Ortaokul eğitimini kızlara yönelik bir okulda modern diller üzerine alan Petra Beck, bir sonraki adımı olarak elektrik mühendisliği eğitimi almaya karar verdi. Beck, eğitim hayatından bahsederken şunları söylüyor: “O dönemde bu kararımın bir kültür şokuna neden olacağını bilmiyordum. Matematiği ve fiziği seviyor, ayrıca bana mümkün olduğunca fazla fırsat sunacak bir alanda eğitim almak istiyordum.” O dönemde okuduğu bölümdeki kadınların oranı yüzde onun altındaydı. Kariyerinin ilk dönemlerinde de bu dağılımda pek değişiklik olmadı. Hava-uzay sektöründe sistem mühendisi olarak yöneticiliğini üstlendiği uluslararası projelerde çalışanların büyük bir bölümü erkekti. Bu tecrübesinin ardından satış, üretim ve tedarik yönetiminde beş yıl süreç danışmanlığı yaptı. Peki erkeklerin hakim olduğu bir alanda kendilerine yer edinmek için kadınların ne yapmaları gerekiyor? Petra Beck, bu konuda şu yorumda bulunuyor: “Son derece ilgili, hevesli ve biraz da dayanıklı olmalısınız.” Beck’in deneyimlerine göre bir noktadan sonra seçici unsurlar olarak yetkinlik ve kişilik ön plana çıkmaya başlıyor. “Ne kadar teknik olduklarına bakılmaksızın tüm konular öncelikle insan işi, özellikle de yöneticiler için.” Bununla birlikte, mühendis olarak gerçekleştirdiği geliştirme çalışmaları süresince oluşturduğu sağlam temel, Beck’in daha hızlı kabul görmesine yardımcı olmuş.
2007 yılından bu yana BMW Group için çalışan Petra Beck, net bir şekilde son yıllarda çeşitlilik bakımından pek çok gelişme yaşandığını düşünüyor. Bu konuda her zaman için “seyirci olmayı değil, sürecin bir parçası olmayı tercih ettiğini” ifade ediyor. Beck’e göre, MINI bünyesinde iki yıldır yürüttüğü Otomobil Proje Yöneticisi pozisyonunun en çekici yanları heyecan verici ürünler, harika bir ekip, uluslararası arenada çalışma imkanı ve çeşitliliğe sahip görevler. Buradaki kariyerinin en önemli başarılarından biri ise, bugüne kadarki en hızlı MINI otomobil serisinin geliştirme sürecinde liderlik pozisyonunda yer almış olması.
225 kW/306 beygir gücündeki dört silindirli motora sahip olan MINI John Cooper Works GP (ortalama yakıt tüketimi: 7,3 l/100 km; ortalama CO2 emisyonu: 167 g/km), yalnızca 3000 adetle sınırlı olan nadir bir yarış otomobili. Proje yöneticisine göre bu MINI, görkemli bir dış görünüme sahip olan sempatik bir otomobil. “Otomobilin yoldaki diğer sürücüleri gülümsetmesi hoşuma gidiyor. Tüm MINI’lerde bu deneyimi yaşıyorsunuz.” Bu durumla, klasik otomobil rallilerinde de karşılaşıyoruz. Boş zamanlarında rallilere katılan Petra Beck, pandemi nedeniyle verilen aradan sonra rallilerin başlamasını sabırsızlıkla bekliyor.
Tamamen elektrikli ilk MINI otomobilinin bir kadının liderliğinde geliştirildiğini biliyor muydunuz?
Elena Eder’a göre farklılık iyi ya da kötü bir şey değil, yalnızca anlaşılması gerekiyor. Özgeçmişindeki “çeşitlilik” ile dikkat çeken Eder, kendisini “global bir çocuk” olarak tanımlıyor. İtalya’da doğan, üç dil konuşarak büyüyen, çocukluğunu önce ABD’de ve ardından Fransa’da geçiren Eder, liseden mezun olduktan sonra İtalya’da makine mühendisliği eğitimi aldı ve kısa süre sonra da tekrar yola koyuldu. Mesleğinin ilk yıllarında Fransa, İtalya, İngiltere, Almanya, Hindistan ve Çin’de çeşitli görevlerde yer aldı. Üç çocuk sahibi olan Elena Eder, MINI’de özel bir yere sahip. Premium İngiliz markasının tamamen elektrikli ilk modeli olan MINI Cooper SE’yi (ortalama yakıt tüketimi: 0,0 l/100 km; ortalama elektrik tüketimi: 17,6 - 15,2 kWsa/100 km [WLTP], 16,1 - 14,9 kWsa/100 km [NEDC], ortalama CO2 emisyonu: 0 g/km) yollarda görmemizde proje müdürü olarak Eder’ın büyük katkısı oldu.
Elena Eder’a göre sürdürülebilirlik bir davranış biçimi, teknoloji ise ona ulaşmanın yolu. Eder, çocukluğunda da teknolojiye hayranlık duyduğunu ifade ediyor: “Oyuncak bebeklerle değil, otomobillerle oynardım.” Bu ilgisinin bir karşılığı olarak, mesleki kariyeri onu otomobil sektörüne taşıdı. Elena Eder, konuyla ilgili şu sözleri paylaşıyor: “Karmaşık ve güzel şeyler beni her zaman etkilemiştir. Dalgıçlar için Büyük Set Resifinde dalış yapmak nasıl bir duyguysa mühendisler için de otomobiller üzerinde çalışmak öyle bir duygu.”
Bunun için erkeklerin dünyasına girmek zorunda kalması onu hiç rahatsız etmemiş. “Bunu bir erkek işi olarak görmeyi hiç istemedim. Benim için bir tutkuydu ve öyle kalmasını istedim.” Elena Eder’a göre, kadınların halen sıklıkla karşı karşıya kaldığı kısıtlamaların üstesinden gelmenin en iyi yolu kararlılık, açıklık ve çeşitliliği normal bir durum olarak benimsemek. “Bence herkes tutkusunun peşinden gitmeli ve hiç kimse belirli bir ön yargı veya kalıp içine sokulmamalı.”
Son olarak, tüm MINI modelleri arasında “en erkeksi” olduğu söylenen otomobilin tasarımını bir kadının şekillendirdiğini biliyor muydunuz?
MINI Countryman, MINI markasının en büyük, çok yönlülük açısından en kapsamlı ve bazılarına göre ise “en maskulen” modeli. Her yönüyle güçlü bu otomobilin etkileyici tasarımını büyük oranda bir kadına borçluyuz. MINI tasarımcısı Khrystyne Zurian, modelle aralarında yakın bir bağ olduğunu düşünüyor. Yoğun iş yükünü kayak, sörf, bisiklet, yürüyüş ve crossfit ile dengeleyen Zurian, konuyla ilgili olarak şu yorumda bulunuyor: “MINI Countryman, sportif ve çok yönlü bir otomobil. Nispeten küçük bir ayak iziyle büyük bir enerji açığa çıkarıyor. Bir bakıma, tıpkı benim yaşam tarzım gibi.”
Khrystyne Zurian’ın MINI tutkusu, Los Angeles’taki Art Center Tasarım Fakültesinde eğitim gördüğü sırada başlamış. Siyah kontrast tavanlı kırmızı MINI Cooper S, “anında duygusal bir bağ kurduğu ilk otomobil” olmuş. Üstelik, kendisi “kamyonetlere tutkun” bir aileden geliyor. ABD’nin California eyaletinin güneyinde büyüyen Zurian’ın memleketinde en çok tercih edilen araç, yüksek hacimli V8 motorlara sahip pickup kamyonetler. Khrystyne Zurian’ın otomobillere olan ilgisi, tıpkı çizim tutkusu gibi erken yaşlarda gelişmeye başlamış. Erkek kardeşleriyle birlikte, kendi tasarım stüdyosuna sahip olan babasına, aralarında “Batmobile” ve çeşitli süper kahraman filmlerinden tanıdığımız başka araçların da yer aldığı konsept araçlar ve film araçları geliştirme konusunda yardım etmişler. Khrystyne Zurian, o dönemi “Bu yaratıcı dünyanın bir parçası olmak istemiştim.” diyerek anlatıyor.
Khrystyne Zurian, yaratıcılığını en çok hangi alanda dışa vurmak istediğini tam olarak eğitimi sırasında fark etmiş. Kırmızı MINI otomobilinin karakteri onu adeta büyülemiş. “O anda markaya aşık oldum. Bir gün MINI için çalışmak istediğimi anladım.” 2010 yılında bu hayaline kavuşan Khrystyne Zurian, başlarda biraz gözünün korktuğunu hatırlıyor. Bunun nedenini, otomotiv sektörünün erkek ağırlıklı ortamına değil, bir anda stüdyoda pek çok yetenekli tasarımcıyla tanışmış olmasına bağlıyor. Sonrasında, MINI’de kısa zamanda özgüven geliştirmeyi ve yeteneklerine güvenmeyi öğrenmiş. Khrystyne Zurian, artık önündeki engellerin yalnızca kendi koyduğu engeller olduğunu biliyor. MINI dış tasarım ekibinden oluşan küçük topluluğun benimsediği birlik anlayışından oldukça memnun. “MINI’deki ekip ruhu gerçekten çok özel.” Zurian’a göre işinin en zorlu yanı, yeni bir modelin karakter temelini oluşturmak, teknolojinin talepleriyle mücadele etmek ve bu süreçte başarılı bir tasarım oluşturmaya çalışmak. Khrystyne Zurian, sözlerine şu şekilde nokta koyuyor: “Bu süreçlerde başarılı olmak artık bir cinsiyet meselesi değil. Günümüzde otomotiv sektöründe başarıya ulaşan kadınların sayısı oldukça arttı ve artmaya devam ediyor.”